Dünya

‘3,5 milyar nüfuslu BRICS+ uluslarının tercihleri, dünyayı tabii ki değiştirecek’

ABD ve Avrupa Birliği’nin oluşturduğu Kolektif Batı’nın Ukrayna ve Gazze krizlerindeki tutumları geriye kalan dünyada giderek daha büyük tepkilere yol açıyor. Özellikle de Batılı liderlerin ‘değerler’ başlığı altında dünyada yaratmaya çalıştıkları algılar tersine dönüyor. Bu durum kısa süre önce AB’nin dış politika ve güvenlik şefi Josep Borrell tarafından dile getirilmişti. Borrell, Batı’nın dünyanın geri kalanını ‘kaybettiği’ tespitinde bulunmuştu.

Batı’nın ‘değerler ve çıkarlar’ dünyasının görünümünü yakında BRICS+ üzerine bir kitabı yayınlanacak olan siyaset bilimci Umur Tugay Yücel ile konuştuk.

‘Almanya, ABD çok uzaktaki İsrail’i ulusal güvenlik meselesi algılıyor, Rusya Ukrayna’yı Türkiye güneyini algılayamıyor’

Umur Tugay Yücel’e göre, Batılı liderlerin kilometrelerce uzaktaki İsrail’e bakıp ‘ulusal çıkar’ vurgusu yapması çok çarpıcı. Yücel, Batı’nın Rusya’nın burnunun dibinde 30 yıl kadar önceye kadar aynı coğrafyayı paylaştığı kardeşleriyle yaşadığı sorunda yahut Türkiye’nin güney sınırında ‘ulusal güvenlik’ algıları olmasını kabullenmemesindeki tuhaflığa dikkat çekti:

“Batı’nın bakış açısıyla başlamak isterim. Atılı liderlerin İsrail’in Gazze saldırılarından sonra yaptığı açıklamalar, bize Batılı değerlerden çok Batılı çıkarların gerçek yüzünü gösterdi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ‘İsrail’in güvenliği, Almanya için ulusal güvenlik meselesidir’ dedi. Rusya-Ukrayna’ya bakalım… Vladimir Putin’in dili, dini, tarihi bir olan sınır komşusu, 30 yıl önceye kadar aynı coğrafyayı paylaştığı kardeşleriyle yaşadığı sorunda ulusal güvenlik meselesi görülemiyor. Ama binlerce kilometre ötedeki Almanya, İsrail’i ulusal güvenlik meselesi olarak görüyor. ABD daha da ileri gitti, ‘İsrail olmasaydı bir İsrail yaratacaklarından’ bahsettiler. O kadar sorunlu bir düşünce ki bu… Bu ‘yaratmak’ demek birilerinin toprağını yeniden işgal demek. Savaş, kıtlık, bir halkın yok edilmesi demek. Çok tehlikeli laflar. Türkiye’den de bahsedebiliriz. ABD ve Almanya, binlerce kilometre uzaklıktaki İsrail’i ulusal güvenlik meselesi olarak algılarken; biz maalesef Suriye ve Irak’taki terörle mücadelemizi ulusal güvenlik meselesi olarak algılayamıyoruz. Bunu söylediğimizde bu, Batılı değerler açısından kabul görmüyor.”

‘Bunların hukukla, değerlerle alakalı olmadığını görebiliyoruz’

Yücel, Ukrayna ve Gazze krizlerinin Batı’nın dünyaya gösterdiği şekilde ‘değerleri’ değil ‘çıkarları’ bulunduğunu apaçık biçimde ortaya koyduğunu vurguladı:

“İlginç olan şu: Bu kadar kendilerini değerler üzerinden tanımlayan bir medeniyet ve coğrafyanın bu tutumunu algılamak rasyonal olarak mümkün değil. Bunu şöyle algılayabiliriz. Batılı değerler değil, Batılı çıkarlar. Tamamen bir hegemonya savaşı. Rusya’ya 18 bin yaptırım uygulanıyor, Putin savaş suçlusu ilan ediliyor kısa sürede. Ama altı aydır İsrail saldırılarında 30 bin insan öldü. 20 binden fazlası kadın ve çocuk. Her gün BM çalışanları ve gazeteciler öldürülüyor. Dokunulmaz BM tesisleri, İsrail tarafından yok ediliyor. Bunları görmelerine rağmen hala AB Komisyonu Başkanı ve ABD Başkanı Biden, ‘İsrail’in arkasındayız’ diyebiliyor. Bunların hukukla, değerlerle alakalı olmadığını görebiliyoruz. Ukrayna’da uygulanan sistem, İsrail’de uygulanmıyor. Batılıların uyguladığı yaptırımlar, açıklamalar, altyapı saldırılarının insanlık suçu sayılması vs. Gazze’ye döndüğümüzde bambaşka bir hal alıyor.”

‘IMF bugün savaşta olan bir ülkeye kredi veriyor. Bu kredinin amacı nedir?’

Batı’nın bir yandan ‘kurallara dayalı’ derken, aslında kendi koyduğu kuralları çiğnediğinin altını çizen Tugay Yücel, sözü edilen uluslararası kuralların tamamen Batı hegemonyasını koruma amaçlı olduğunun altını çizdi:

“Bu liberal düzene dayalı kurallar sistemini şöyle tanımlıyorum ben: Her şey Batı tarafından, Batı için ve Batı’ya göre. Yani bunlar, bu uluslararası düzen dedikleri, diğer uluslara sorulmuş bir şey değil. Veya bütün ulusların etrafında birleştiği, müşterek bir düzenden bahsetmiyoruz. 1945’te ABD hegemonyasında Batı medeniyeti temelli oluşturulmuş, demokratik olmayan ama aşırı liberal bir düzenden bahsediyoruz. Bugün bu sistemin çalışmadığını, yürümediğini Birleşmiş Milletler gösteriyor. IMF bile gösteriyor. IMF bugün, savaşta olan bir ülkeye kredi veriyor. Bu kredinin amacı nedir? Bu zamana kadar niye verilmemiş daha önceki ülkelere? Yani kendi kuralları ile, kendi dayadıkları sistemle çelişen bir durum içindeler ki bunun da altının dolu olmadığı, Gazze saldırıları ile tamamen ortaya çıktı. Rus anlatısı karşısında bir Batı anlatısıydı. Veya ‘Rus saldırganlığı’ dedikleri şeyi dayatmak için, Rusya’nın düzen bozucu bir güç olduğunu yansıtmaya çalışıyorlardı. Ama bugün bu Gazze saldırıları ile İsrail’in Batı parası ve silahları ile düzenlediği saldırılar, bu ‘kurallara dayalı düzenin’ aslında tamamen Batı’nın hegemonik düzeninin kuralları olduğunu, tek taraflı, tek merkezli, tek tipçi bir anlayış olduğunu gösterdi bize.”

‘Batı kaynaklı haber merkezlerinin başlıklarıyla bakıyoruz olaylara. Oysa Gazze’de olanlar ortada’

Medya dahil bütün kanalları kontrol eden Batı’nın bir türlü Gazze’ye yardım TIR’larını sokamadığını hatırlatan Yücel’e göre bu durum ABD başta olmak üzere Batı’ya itibar kaybettiriyor. Öte yandan Yücel, Avrupa halkları dahil birçok toplumun Batı’daki duruma karşı tepkili olduğunu da sözlerine ekledi:

“Bugün zaten medyadaki haberlerin yüzde 85’i hala Batı kaynaklı. Batı kaynaklı haber merkezlerinden bu haberleri çektiğimiz için onların başlıklarıyla bakıyoruz olaylara. Biden hala bir şeyler yapmaya çalışan, ateşkesi sağlamaya çalışan biri gibi gözüküyor. Halbuki öyle bir şey yok. Amerikan hükümeti mi deriz, bürokrasisi mi deriz; İsrail konusunda aşırı dogmatik ve tutucu bir yapıya sahip. Bunun rasyonallik veya gerçekçilik ile anlatılacak bir durumu yok. Ateşkes bile demiyorlar. Ağızlarından çıkmıyor. Onun dışında liman kurmak planları var. Dünyanın süper gücü olduklarını iddia ediyorlar ama onları daha fazla zorlayan, insanları öldüren bir güce yardım yapıyorlar. İtibarlarını düşürüyorlar. Ama kara sınırındaki TIR’ları, İsrail’e baskı uygulayıp geçiremiyorlar.

Bir de Ramazan ayı. Müslümanların en kutsal ayında insanlar açlıktan ölüyor. Çocuklar ölüyor. Bütün dünya bunu izliyor. Daha doğrusu bütün dünya demek acımasız olur: Batı dünyası bunu izliyor. Eskisi gibi katılmıyorum. Bugün Afrikalılarda, Asyalılarda, Latin Amerikalılarda hatta Avrupa halklarının çoğunda büyük bir tepki var. Geçenlerde Afrika Birliği toplantısı vardı. Gazze’ye destek mesajı verildi. Ateşkes çağrısı yapıldı. Ama Ukrayna konusunda bunu yapmıyorlar. Uluslar bile bu kadar tepki vermedi Ukrayna konusunda. Çünkü Rusya’ya karşı olan bakış açıları farklı. Rusya’nın yaşadığı durum ile Gazze’deki durumu ve Batı’nın tutumunu çok farklı ele alıyorlar. Bu tek taraflılık medyada da kendini yitiriyor. Birçok alanda yitiriyor. Medyada, teknolojide, diplomaside vs. çok taraflılık, insanların farklı açılardan bakış ortaya koyması vs. artık bu tepkilerin çoğaldığını gösteriyor.”

‘Trump ile Biden arasında temelde ciddi bir fark yok’

Amerika’da yaklaşan seçimleri değerlendiren Tugay Yücel, Donald Trump ve Joe Biden arasında temelde ciddi bir fark bulunmadığını ve ikisinin de ABD emperyalizmini eski gücüne kavuşturmak için Amerikan gücünü nasıl kullanacakları olduğu görüşünde:

“Trump ile Biden arasındaki tek fark, Amerikan gücünü nasıl kullanacaklarıyla ilgili. Biden daha ideolojik, demokrasi-otokrasi üzerinden ayrışan, daha yumuşak tarzda kuvvet kullanan bir tip. Trump tam tersi. Çin karşıtlığıyla geliyor. Asya-Pasifik’e yönelecek belli. Değişik ilişkileri var. Belki Amerikan müesses nizamına uymayan ilişkileri de var. Fakat o da Amerikan gücünün yeniden ancak böyle yükseleceğini düşünüyor. Bugün ABD içinde Macaristan Başbakanı gidip, başkan olmayan Trump ile görüşüp söz aldığını söylüyor. İnanılmaz şeyler yaşanıyor. Amerikan sistemi içinde hiç göremeyeceğimiz, olmayan, müesses nizamın dışında çatırdayan sesler var. Bu her geçen gün artıyor. Trump ile de artacak. Fakat hedef şu: Amerikan gücünün ve hegemonyasının devam ettirilmesi. Trump’ın politikaları her ne kadar Rusya’ya karşı anlayışlı olursa olsun, Çin’e ve Asya’ya karşı sert olacaktır. Trump da öngörülebilir bir karakter değil. Beslendiği kaynaklar çok farklı Biden’a kıyasla. Amerikan gücü içi çok farklı sonuçlar çıkaracağını düşünüyorum. ABD için daha fazla olumsuz sonuç çıkaracağını da düşünüyorum. Belli bir çizgiyi takip eden ABD politikalarının çok farklı yönlere savrulacağını düşünüyorum. Ne kadar başarılı olacağını göreceğiz.”

‘BRICS, Batı dışı dünyadaki en demokratik, en çeşitli, en çok taraflı, en çok kültürel yapıyı içinde barındıran yapı’

Umur Tugay Yücel’e göre çok kutuplu yönelimde sıkça anılan BRICS+’nın küçümsenecek bir yapı olmadığını vurguladı. BRICS’le ilgili yeni bir kitabının çıkacağını aktaran Yücel, BRICS’in sadece ekonomik bir örgüt olmadığını, ayrıca birçok farklı medeniyete ve kültüre ev sahipliği yapan geniş bir topluluk olduğunu anlattı:

“BRICS kesinlikle küçümsenebilecek bir örgüt değil. BRICS için çok kutuplu dünyanın, Batı haricindeki en güçlü küresel aktörlerinden birisi diyebiliriz. Bunu iddia ediyorum. Bu konu hakkında kitabım da çıkacak. Bugün BRICS, Batı dışı dünyadaki en demokratik, en çok çeşitli, en çok taraflı, en çok kültürel yapıyı içinde barındıran yapı. Üç kıtadan 6 medeniyete ev sahipliği yapıyor. BRICS+ ile İslam medeniyetinden birçok toplumu içine alacak bir topluluğa dönüşüyor. BRICS’i küçümsemelerinin en büyük sebebi şu: Aralarında bu kadar coğrafi birliktelik olmayan, birçok fark olan, sınır sorunları olan ülkeler nasıl bir şey yapabilecek, diye soruyorlar. Ben de yıllarca Batılıların söylediğini söylüyorum: Kültürel çeşitlik zenginliktir, farklılık zenginliktir. Bunlar binlerce yıllık medeniyete sahip ülkeler. Batı olmadan önce dünyayı inşa eden, teknoloji yaratan, kültür ve diplomasi yaratan ülkelerden bahsediyoruz. Bugün yine bu ülkelerin ekonomik, siyasi ve kültürel değişimleri dünyamızı tabii ki etkileyecek.

Bugün 3,5 milyar nüfuslu BRICS’in uluslarının tercihleri, dünyayı tabii ki değiştirecek. BRICS’i sadece ekonomik olarak nitelendirmek çok yüzeysel kalıyor artık. Düşünün bir Hint yemek tarzı, Çin yemek tarzı, felsefelerinin keşfedilmesi bile BRICS’in gücünü oluşturuyor. Bu Batılıların yüzeysel, küçümseyici, tek tipçi, tek merkezci bakış açısının yerine bugün dünya, çok merkezli ve çok medeniyetli bir düzene geçiyor. Çok kutuplu bir dünya ama bunların dili, medeniyeti çok farklı yerlerden geliyor. Birçok alternatif sunuyorlar. Zamanında 1970’lerde Almanya ve Japonya yükseliyor denmişti. Ama BRICS ülkeleri ABD askerlerini barındırmıyor. Farklı bir gelenekten geliyor. Ahlak anlayışları farklı. O yüzden dünyamız çok farklı bir yere gidiyor. Bir zamanlar Fransa’da bin Amerikan restoranı vardı. Bugün Avustralya’da 3 bin Çin restoranı var. Türkiye’de de Hint ve Çin restoranları çoğalıyor. Çok farklı bir dünya bekliyor bizi.”

habersarioglan.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort